Çocuklarımızı Kesinlikle Başkalarıyla Kıyaslamayalım
Kıyaslama; Çocuğu olduğu gibi, bir birey olarak kabul etmeme anlamına gelir ve çocuğun kişilik gelişimini zedeler. Her birey farklıdır, eşsizdir,kendine özgüdür. Bu nedenle hiç kimse başka biriyle kıyaslanmamalıdır. Çocuk, anne baba tarafından önemsenmek, değerli bir birey olarakkabul edilmek ihtiyacını duyar. Onun başka çocuklarla kıyaslanması, kendini değerli bir insan olarak görmesine engel olur.Çocuğu başarılı arkadaşlarıyla kıyaslamak yerine kendisiyle kıyaslamak gerekir. Önemli olan çocuğun "dünü" ile "bugünü" arasında
görülebilen somut farktır.
Çocuklarımızın "Kendileri Olmaları" İçin Fırsatlar Oluşturalım
Kendilerini ifade etmelerine imkân verilmeli. Onun sizden ayrı bir kişilik oluşturabileceğini kabul edin. Onu anlamaya, tanımaya ve aranızda anlamlı bir sevgi köprüsü oluşturmaya özen gösterin. Sizin yaptıklarınızı yapmak, sevdiklerinizi sevmek, sevmediklerinizi sevmemek zorunda değiller. Çocuklarınızı hem gelişim özellikleriyle hem de ilgi ve yetenekleriyle tanımaya, anlamaya çalışın.
Çocuklarınıza "ben senin yaşındayken..., bizim zamanımızda...," gibi gereksiz, incitici ve aşağılayıcı cümleler kurmayın.
Sevilen ve kişiliğine saygı duyulan çocuk, başkalarını sever ve onlara saygı duyar.
Aşırı beklenti içerisinde olmayın
Beklenti düzeyinin ölçüsü, çocuğun kapasitesi ve bireysel özellikleriyle orantılı olmalıdır.
Çocuklarınıza Özel Zaman Ayırın. Çocuklarınıza Ayırdığınız Zamanın Süresi Değil Niteliği Önemlidir
Çok zaman değil yoğun birlikteliktir asıl olan. Bu nedenle anne-babalar iş sonrası var olan zamanını yoğun bir şekilde çocuğuyla birlikte geçirmelidir. Bu çocuğun yeterli doyumu almasını sağlayacaktır.
En büyük tehlike anne-babanın suçluluk duygusuyla çocuğuna veremediği zamanı maddi şeylerle gidermeye, aşırı şımartmaya ve her isteğini yapmaya çalışmaktır. Burada çocuğun anne-babadan isteği ne aşırı hoşgörü, ne şımartma, ne de maddiyattır. Çocuk anne baba ile yüz yüze nitelikli birlikteliği istemektedir.
Çocuklarınızı Etkili Bir Şekilde Dinleyin
Çocuklarınızı dinlerken;
* Başka işlerle meşgul olmayın.
* Çocuğun yüzüne bakın.
* Onların sözlerini kesip bilgiçlik taslamayın.
* Çocuklarınızla konuşurken aynı seviyede olun.
* Jest ve mimiklerinizle onu dinlediğinizi gösterin.
* Fiziksel temas kurun.
* Onu konuşmasında cesaretlendirin.
* Onunla konuşurken bir büyükle konuşuyormuş gibi dikkatli ve özenli olun.
* Onu anladığınızı belirten ifadelerle geri bildirim sağlayın.
"arkadaşının bu davranışı seni üzdü" gibi.
* Ağlamaya başladıklarında tedirgin olmayın.
* Zıtlaşmayın ve tartışmayın.
* Saldırgan tavırlar takınmayın.
* Yargılamayın ve eleştirmeyin.
* Savunmaya geçmeyin sadece dinleyin.
* Gerçekçi ve belirli önerilerde bulunun.
* Yumuşak bir ses tonuyla ve acele etmeden konuşun.
* Anlatılanlara gülmeyin, çocukları utandırmayın.
Çocuklarınıza Bulundukları Ortamın Vazgeçilmez Bir Üyesi Olduklarını Hissettirin
Siz bu ailenin çocuğu olmaktan mutluluk duyar mıydınız? Empati kurun.
Çocuklarınıza Sorumluluklar Verin
Anne-babaların çocuklarını yetiştirirken özellikle dikkat etmeleri gereken konulardan biri de onların sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmeleridir. Bu konuda farklı yaklaşımların sergilendiğini görmekteyiz. Bazı anne-babalar çocuk ve gençlerden kapasitelerini aşan bir
olgunluk beklentisi içinde olurken bazı anne-babalar da tam tersine aşırı vurdumduymaz bir yaklaşım sergiliyor. Özellikle çocuklarının eğitimlerine büyük önem veren ailelerde çocuk ve gençlerin sorumluluk sahibi olması konusundaki bütün beklenti okuldaki ders başarıları olurken ev içi sorumluluklar ve sosyal sorumluluklar daha az önemsenmekte, bu da çocuğun sağlıklı gelişmesini engellemektedir.
Bazı ailelerde ise tam tersi bir yaklaşım sergilediğini görmekteyiz. Çocuk ve gençlerden ev işleri kardeşlerinin bakımı ya da evin bütçesine katkıda bulunma gibi konularda sorumluluk beklentisi daha fazla olurken akademik ve kişisel gelişim daha çok göz ardı edilmektedir. Baskıcı, demokratik, aşırı koruyucu, aşırı ilgili ya da ihmalkâr aile tutumlarının, sorumlulukların kazandırılması konusunda farklı sonuçlara yol açmaktadır.
Sorumluluklarını kazanırken çocuk ve ergenin yaşını ve kişilik özelliklerini dikkate almalıdır. Küçük yaşlardan itibaren küçük sorumluluklar alıp gittikçe daha büyük sorumluluklar almasına özen gösterilmelidir.
Çocuk ve ergenlerden bir şey isterken yaşları, kişilikleri ve ilgileri dikkate alınmalıdır, ilgileri doğrultusunda daha fazla sorumluluk verirken ilgi alanlarında olmayan konularda da beceri ve yeteneklerinin gelişmesine özen gösterilmeli, bu konuda daha kararlı ve sabırlı bir yol
izlenmelidir.